İlk üç soruyu aşağıdaki Atatürk’ün ‘Gençliğe Hitabe’sinden yararlanarak yanıtlayınız.
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin en büyük temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, ülkenin içinde ve dışında düşmanların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin temsilcisi olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi tamamen işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
İstiklal: emsal:
İstikbal: şerait:
Namüsait:
‘Kapıcının- örgü-günlerim- suladım- süzgeç- saçların- kitaplıktan-yoksul-Türk-tarlaların’
Kardeşim kolunu kapıya çarptı. Çocuklar evin camını kırmış.
Otobüsü kaçırırsak biletimiz yanar. Onun sıcak bir gülüşü var.
Arkadaşım bana karşı çok soğuk davranıyor.
( ) Yapım eki alan tüm sözcükler aynı zamanda türemiş sözcüktür.
( ) Türkçede kök+Yapım eki+Çekim eki gelir. Bunun tek istisnası ‘annemsiz’ sözcüğüdür.
( ) Basit sözcüğün çekim eki alması zorunludur.
( ) “balık” sözcüğünün kökü “bal” kelimesidir.
( ) omzu, ağzı, burnu, pazartesi, cumartesi, göğsü gibi sözcüklerde ünlü düşmesi vardır.
(Kişileştirme- Abartma- Benzetme- Konuşturma)
Burnu fındık, ağzı kahve fincanı Küçük bir çeşmeyim yurdumun
Şeker mi şerbet mi? Bal Acem kızı! Unutulmuş dağında
Hiç kesilmeyecek suyum…
Denizde bir dost eli okşuyor tenimizi
Boynu bükük balıklar tanıyor bizi…
Ben bir dikenim bozkırın ortasında. Buralara çok kişi uğramaz, yağmur da yağmaz zaten. Kaç ay oldu bilmiyorum bir damla bile düşmedi üzerime, yanımda baharla beraber açan çok da güzel kokusu olmayan çiçek susuzluktan kurudu. Biz dikenler dayanıklıyız bu konuda. Bazen düşünüyorum da dikenlerimiz dokunanı kanattığı için sevmeyen olabilir diye sonra güller geliyor aklıma onlar da dikenli ama herkes seviyor. Aman neyse daha fazla kafamı bu konuda yormayacağım. İşte, birileri daha geliyor bu yana.
Sorular guzel