Hindistan da açlıktan ölen annesini çekiştiren, onu uyandırmaya çalışan çocuğun görüntüleri yürek Burktu. Kast sistemi olan ülkede fakir doğan herkes fakir olarak ölmek zorunda. Bir üst seviyedeki biriyle evlenmek ya da arkadaş olmak yasak. İnsanlığın olmadı ülkede bir çocuğun feryadı : videoyu izlemek için tıkla.
Hindistan’da bir göçmen işçi kadının açlık, susuzluk ve aşırı sıcaklar nedeniyle Muzafferpur kentindeki tren istasyonunda hayatını kaybetmesi ve bundan habersiz iki yaşındaki küçük çocuğun da annesini uyandırmaya çalışırken çekilen trajik görüntüsü izleyenleri hem yasa boğdu hem de hükümete yönelik tepkilere neden oldu.
Ancak kırsal kesimden gelen yüz binlerce göçmen işçi, hayatın durma noktasına gelmesi nedeniyle evlerine dönmek için haftalardır yollarda.
Zira toplu taşıma araçları hükümetin talimatıyla hizmet dışı. Zaman zaman kamyonlar ve sınırlı sayıda tren seferleri düzenlendi. Şanslı olan az sayıdaki yolcu trende yer bulabildi.
Hindistan genelinde viral olan videoda, Bihar eyaletine bağlı Muzafferpur kentindeki tren istasyonunda iki yaşındaki bir çocuk, açlık nedeniyle hayatını kaybeden annesini uyandırmaya çalışıyor.
Annesinin cansız bedeninin üzerindeki örtüyü çeken çocuk, birkaç adım atıyor ve tekrar tekrar annesini uyandırmaya çalışıyor.
Yerel medyada yer alan haberlere göre hayatını kaybeden Arbina Hatun isimli anne 23 yaşındaydı.
Oğluyla beraber Gucarat eyaletinin Ahmedabad kentinden hareketle Kaithar kentindeki kız kardeşine gidiyordu.
Hindistan basını ve insan hakları aktivistleri, Başbakan Narendra Modi hükümete sert tepki gösterdi ve göçmen işçileri ‘ölüme terk etmekle’ suçladı.
Hükümetse kadının zaten hasta olduğunu ve bir rahatsızlığı nedeniyle öldüğünü öne sürdü.
Ancak medya, göçmen işçilerin çoğunun su alacak paralarının dahi bulunmadığını aktarıyor.
Ayrıca Hint yöneticiler, göçmen işçilere gerekli imkanları sağlamamakla eleştiriyor.
Hindistan’da ‘kaderine terk edilen’ göçmen işçilerin yürüyerek gerçekleştirdikleri binlerce kilometrelik yolculuklar sırasında şu ana kadar 9 kişi yaşamını yitirdi.
YÜZLERCE KİLOMETRE YOL YÜRÜDÜLER
Birçoğu aç ve susuz. Günlerdir yemek yiyemediler. Sadece su ve bisküvi ile hayatta kalmaya çalışıyorlar.
Yüzlerce kilometre yol yürüdüler..
Ailelerin arasında yaşlılar, kadınlar ve çocuklar da bulunuyor.
Günlerdir yollardalar.
Koronavirüs nedeniyle sokağa çıkma yasağı ilan edilen Hindistan’daki göçmen işçilerin köylerine dönmeye çalışmasından bahsediyoruz.
Bazılarının ayaklarında sadece parmak arası terlik var.
Kimileri çantalarını başlarında taşıyor.
Ebeveynler ise çocuklarını omuzlarına almış durumda.
Hindistan’da 25 Mart’ta ilan edilen sokağa çıkma yasağının ardından ulaşım askıya alındı, iş yerleri kepenk kapattı ve üretim durdu.
Hal böyle oldunca büyük şehirlerde çalışan işçiler ise köylerine dönmek için yola koyuldu.
Ancak bu durum beraberinde koronavirüsün kırsal kesime yayılması ihtimalini de getirdi.
Hindistan’da bu denli büyük insan seli, İngiliz sömürge döneminin sona ermesinin ardından, 1947’de Müslümanların Pakistan’a Hinduların da Hindistan’a doğru yürüdüğü ayrılık sürecinde yaşanmıştı.
Yeni Delhi hükümeti 25 Mart’ta koronavirüsle mücadele kapsamında 21 günlük karantina sürecini başlattı.
1,3 milyar insanın yaşadığı dünyanın nüfus bakımından en kalabalık ikinci ülkesindeki uygulanan sokağa çıkma yasağından sadece marketler ve eczaneler hariç tutuldu. Ayrıca hükümet, sokağa çıkma yasağını, sadece 4 saat önceden vatandaşlara haber verdi.
Dünyanın en büyük karantinasına sahne olan Hindistan’daki işgücü, insani bir krize dönüştü.
Günlük kazançları kesilen ve herhangi bir birikimleri de bulunmayan işçiler, marketlerden alışveriş yapabilecek maddi güce sahip değiller.
Hayatta kalmak için zor da olsa köylerine dönmeleri gerekiyor.
Ülkede tren hizmetleri askıya alındı, taksiler işçilerin ödeyebileceği meblağların çok üstünde bir ücret talep ediyor ve Yeni Delhi’ye getirilen otobüslerde de kendilerine yer bulamadılar.
İşçilerin yapabileceği tek şey yürümekti. Onlar da bu yolu seçti.
Hindistan hükümeti, üst mahkemeye verdiği izahatta 500 ile 600 bin göçmen işçinin şehirlerden köylerine doğru yürüdüğünü bildirdi.
Yollarda dayanamayıp ölenler, trafik kazaları ve polis şiddeti..
Kriz derinleştikçe yetkililer, işçiler için ulaşım, barınma ve gıda yardımı yapmaya çalıştı.
Zaman zaman otobüs ve kamyonlar ayarlandı.
Ancak çok geç kalınmıştı.
Zor şartlarda yüzlerce kilometre yürümeye çalışanlardan bazıları çetin şartlara dayanamayarak hayatını yolda kaybetti, kimileri ise trafik kazalarında yaşamını yitirdi.
Bazıları ise eyalet sınırlarındaki polisler tarafından feci şekilde dövüldü.
Polis, ‘kalabalıkları düzene sokmak isterken güç kullanıldığı’ sözleriyle kendini savundu.
Ülkenin kuzeyindeki Haryana eyaletinde çalışan ve yaşayan 50 yaşındaki Shiv Kumari, ev sahiplerinin kendisini evinden zorla atıldığını dile getirdi.
Çaresiz kaldığını belirten Kumari, durum böyle olunca 28 yaşındaki oğluyla birlikte çantalarını toplayıp 900 kilometre uzaklıktaki evlerine gitmek için zorlu bir yolculuğa çıktığını ifade etti.
Bitkin bir şekilde oğluyla birlikte yoluna devam eden Kumari, Hindular tarafından kutsal kabul edilen Yamuna Nehri üzerinde bir köprüde soluklandıktan sonra şöyle konuştu:
“Son 5 gündür yoldayız ve yürüyoruz.”
Önlerinde yürümeleri gereken daha uzun bir yol vardı.