Dan Brown her zaman saygıyı hake den mükemmel bir yazar. Her romanı öncesi yaptığı detaylı araştırmalar son zamanlarda kolaya kaçan yazarları gördükçe ona olan saygıyı daha da arttırıyor. Başlangıç romanı da Dan Brown’un en yeni romanı ve yine oldukça fazla araştırmaya dayalı bir hikayesi var.
Dan Brown’un kendine has oluşturduğu gerçek mekanlar ve öğeler ile kurguyu birleştirme türünü yeni kitabında da görüyoruz. Tabi kitabın ana karakteri yine Robert Langdon’dan başkası değil. Yer olarak da Dan Brown bizi bu kez İspanya’nın güzelliklerine götürüyor. Tarihi kişilik olarak ise bu kez fazlası ile İspanya’nın simge eserlerine imza adan Gaudi var.
Dan Brown Başlangıç kitabında kitabın adından da anlaşılacağı gibi insanoğlunun başlangıç hikayesine el atıyor. Büyük tartışmalara neden olan insanoğlunun nereden geldiği sorusunun cevabı kitabın hikayesinin temelinde yer alıyor.
Çok zengin olan ve günümüzün dâhisi olarak bilinen Edmond aynı zamanda Robert’in eski öğrencisidir. Edmond yıllardır tartışılan insanoğlu nereden geldi ve nereye gidiyor sorularının cevabını bulmuştur. Bunun duyurusunu yapacağı sunuma da Robert’ı da davet eder. Dünyanın bir ucundan birçok kişi Edmond’un bu sunumu için İspanya’ya gelir. Edmond gösterişli bir sunum ile izleyenleri cevaba hazırlar. Fakat tam cevaptan önce kendisi sahnede iken öldürülür ve bir kaos başlar.
Robert yaşananlardan bir anlamda kendini sorumlu tutar. Çünkü sunumdan birkaç dakika önce Edmond ile konuşma şansı yakalamıştır. Edmond bulduğu cevaların tüm dinleri yok edeceğini düşündüğü için sunumdan üç gün önce dört büyük dinin, Hristiyan, İslam ve Yahudu, temsilcileri ile özel olarak görüşmüş ve sunumu ilk onlara yapmıştır. Bu sunum dini temsilciler arasında büyük rahatsızlık yaratmış ve Edmond sunumdan önce bunu yapmaması için tehditkar bir tavır ile uyarılmıştır. Edmond da hayatından şüphe ettiği için son kez Robert’a danışmış fakat Robert dini temsilcilerin onu öldürmek gibi bir hatanın içine düşmeyeceğini belirtmiştir. Fakat bundan dakikalar sonra öğrencisi gözlerinin önünde öldürülmüştür. Bunun üzerine Robert Edmond’un sunumunun geri kalanını herkese duyurmak için kendini sorumlu hisseder ve kendini bir maceranın içinde bulur.
Dan Brown’un kitaplarını biliyorsanız, bundan sonra yaşanan karmaşa ve aksiyonu tahmin edebiliyorsunuzdur. Robert yine gizemleri çözerek peşindekilerden de kaçarak sunumu bulmak için bir maceranın içine girer. Peşinde ise kim olduklarını bilmediğimiz ama roman boyunca Kraliyet Ailesi, Hristiyan temsilcileri ya da Din fanatikleri olarak geçer. Fakat bu biraz konunun arka planında kalıyor. Çünkü açıklanacak cevap tabi sizi de çok etkiliyor ve yaşananlardan daha çok soruların cevabını bekliyorsunuz.
Buraya kadar okuduysanız ve kitabı da okumaya karar verdiyseniz bundan sonrasını okumanızı pek tavsiye etmiyorum çünkü kitabın sonu ile ilgili izlenimlerimi de paylaşmaya başlayacağım.
Birincisi kitabın kurgusu Dan Brown’un önceki kitaplarındaki kadar merak uyandırıcı ve karmaşık değil. Sanırım bu yüzden Dan Brown bu kez konudan daha çok cevabın merak uyandıracağını düşündüğü insanoğlunun geldiği yeri konu olarak seçmiş. Kitabın başlangıcı da zaten sizi bunun üzerine hazırlıyor ve kitabı sadece cevapları öğrenmek için okuyorsunuz.
İkincisi her ne kadar Dan Brown yine ortalığı baya karıştırmaya kalksa da cinayet anı ile birlikte aslında neler olduğunu biliyorsunuz. O yüzden cinayetin neden işlendiği, cinayetin arkasında kimler olduğu merakı oluşmuyor. Yani, cinayete kadar olan kısmı dikkatli okursanız ve katilin “zamanlama her şey” cümlesini tekrar tekrar okursanız, her şeyi anlıyorsunuz. Dan Brown bunu bilerek mi yaptı bilmiyorum ama ilk kez bir Dan Brown kitabının sonunu başından bilebiliyorsunuz.
Bu yüzden geriye bir tek soruların cevabı kalıyor. Zaten Dan Brown bunların cevabını vermese baya kişi kitabı okuduktan sonra büyük tepki gösterirdi. Bu soruların cevabı da daha kesin olmadığı için Dan Brown’un ne yapacağını da merak ediyorsunuz. Ama bu kısım da aslında hayal kırıklığı. Dan Brown insanoğlu nereden geldi sorusunun cevabını son zamanlarda araştırmalar ile ortaya çıkan bir deneye bağlıyor. Bu deney aslında uzun zaman önce yapıldı ve bir anlamda başarılı olmasına rağmen zaman faktörü işin içine katılmadığı için başarısız gibi görüldü. Yani o zaman başarısız deneyi aslında zaman geçtikçe başarılı sayılacaktı. Yani aslında bilinen bir gerçeği Dan Brown zaman kavramını da katıp bize sunuyor. Nereye gidiyoruz sorusunun cevabı ise daha ilginç bir düşünce. Birçok kez farklı kişiler tarafından dillendirilen bir cevabı, bu kez Dan Brown, ilginç bir bakış açısı ile sunmuş. Fakat bilim alanında yaşananlar takip edenler için cevapların pek şaşırtıcı bir noktası yok.
Başlangıç kitabı yine mükemmel bir kitap, buna kuşku yok ama Dan Brown’un en iyi kitaplarından bir tanesi değil. Din konusunda söyledikleri ile de baya tepki toplayacağı ve özellikle sondaki ufak itiraf kısmı ile İspanya’da baya nefret uyandıracağı kesin. Her zaman olduğu gibi olayların geçtiği mekanlar ile İspanya turizmine de baya katkı sağlayacak gibi görünüyor.