Son yıllarda artarak devam eden bir toplumsal sıkıntıyla karşı karşıyayız:Hoşgörüsüzlük.
Aslında konuşarak, dinleyerek rahatlıkla halledebileceğimiz konular iletişimsizlik yüzünden içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Görmezden gelmek, sorunlara sırtını dönmek sorunları yok etmediği gibi ya da önemini azaltmadığı gibi tam tersine basit olayları daha girift bir hale sokuyor.
Gölgelerin içerisinde bir savaş yürütüyoruz. Kelimelerimizi bileyip en çok sevdiklerimizin ya da bizi en çok sevenlerin en hassas noktasına saldırıyoruz. Kelimeler üzerinden sevdiklerimizin hayatını şekillendirmeye çalışıyoruz. En son sözü söyleyen haklıdır psikolojisiyle üstte kalmak için sevdiklerimizi alta almayı göze alıyoruz.
Susmanın yeri geldiğinde bir erdem olduğunu, alttan almanın zamanı geldiğinde zor da olsa bir samimiyet ifadesi olduğunu unutuyoruz. Süreci kolay olanı, sonucu güzel olana tercih ediyoruz. Güzel sonuca ulaşmanın zorluğunu göze almayınca, süreci kolay olanın gölgesinde nefesleniyoruz.
Ama canımız başta yanmayınca ya ortada ya da sonda yanıyor. Empati yeteneğimiz, hoşgörü yetimizle birlikte hayat denen kavramın dişlileri arasında yıpranmaya devam ediyor. Vicdanımız köreldikçe aklın menfaati ön plana çıkıyor. Kendimizi bulduk zannederken aslımızı kaybediyoruz. her geçen gün vicdanımızla aklımız arasındaki mesafe açılıyor.
İlişkilerimizde akıl zirve yaparken; gönül terkedilmiş sokak arkalarında, eski güzel günlerindeki sıcaklığı arıyor.
Bayram Akkoç
Dusundurucu bir yazi
Bu gunlerde cok ihtiyacimiz var, yuregine saglik
Çok teşekkürler…
Cok guzel bir yazi
Sorunlar hep ayni malaesef
Sorunlar hep ayni malesef. Tespitler cok iyi
Vicdan onemli
En cok ihtiyacnduydugumuz kavram
kelimeler hayatımızda ayrı bir öneme sahip